Tutsak – Monica McCarty (Highland serisi # 2)

Serinin ilk kitabında, İskoç muhafız alayı güç koşullarda imkânsız görünen görevlerin yerine getirilmesi için kurulmuştu. Robert Bruce, farklı klanlardan en iyi savaşçıları teker teker seçmiş ve onlardan ortak bir amaç için seçkin bir savaş gücü oluşturmuştu. Amaçları İskoçya’yı İngilizlerin boyunduruğundan kurtarmak, İskoç tacını Robert Bruce’a tekrar giydirmek. Kısacası bu kitap, Bruce’un tacını geri kazanma savaşını ele alıyor. İlk kitap muhafız alayının lideri Tor ile Christina’ın hikâyesiydi. Bu kitapta ise muhafız alayının bir diğer üyesi, denizlerin fatihi, şahin lakaplı Eric ile Leydi Ellie’nin hikâyesine tanık oluyoruz.

Ellie, yanlış zamanda yanlış yerde olduğu için gizli bir görüşmeye şahit olur ve bunun sonucunda da Eric tarafından tutsak alınır. Görüştüğü kişilerin kızı öldüreceklerini bildiğinden Eric, Ellie’nin hayatını kurtarmak için onu kaçırır. İngilizlere yapılacak saldırılar planlanırken Eric, Ellie ve adamlarıyla birlikte daha önce kendisine ait olan bir adada gizlenir. Ellie ve Eric gerçek kimliklerini birbirlerine söylemezler. Ellie, Eric’i korsan olarak bilirken kendini de çocuk bakıcısı olarak tanıtır. Kız, Eric’i ilk gördüğünde kusursuz yakışıklılığından çok etkilenir. Eric’e göre ise kız güzel bile değildir ancak davranışları ve konuşmalarıyla diğer kadınlardan farklıdır. Bu farklılık ikilinin ilişkilerini nasıl etkileyecek acaba? Kitabın konusuna ait bu kadar bilgi yeterli sanırım. Hemen kitapla ilgili düşüncelerime geçiyorum.

Harika bir kitap okudum, birinci kitabı kesinlikle aratmadı hatta bir üst seviyede benim için.  Bundan sonra Monica McCarty de favori yazarlarım arasında olacak. Eğer orta çağ döneminde İskoçları anlatan kitapları okumayı seviyorsanız bu seriyi de listenize eklemeyi unutmayınJ

Read More »

Kurtlara Söyle Eve Döndüm - Carol Rifka Brunt

June ile Greta, muhasebeci bir anne babanın kızları, June 14, Greta 16 yaşında. Bu iki kardeş birbirinden çok farklı ve hiç anlaşamıyorlar. Bir de kızların ressam olan dayıları Finn, June’ın vaftiz babası. Küçük kız dayısına aşık. Aids hastası olan Finn bir gey, sevgilisi Toby ile birlikte yaşıyor. Finn’in kız kardeşi bu ilişkiyi onaylamıyor ve hastalığından dolayı Toby’i sorumlu tutuyor.

Şimdi kitapla ilgili düşüncelerime geçmek istiyorum. Bu kitapla ilgili hep övgü dolu yazılar okudum. Zaten ilgimi çeken bir kitaptı ve beğenildiği için de okunacaklar arasında ön sıraya yerleşti. Evet, ben de sevdim kitabı, öncelikle çok farklı bir konusu var. Özellikle sonlara doğru çok daha heyecanlıydı, ne olacağını merak ederek çevirdim sayfaları. Ancak kitapla ilgili olumsuz bir eleştirim de var. Kitap çok uzatılmış bence. Bu hikaye 527 sayfa yerine 300-350 sayfada da anlatılabilirdi. Provalar sonrası yapılan partilerin, June ile Toby’nin buluşmalarının çok fazla tekrarlandığını düşünüyorum. Sayfa sayısı az olsaydı çok daha sürükleyici bir kitap olurdu.

 

 

Read More »

Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var – Debbie Macomber

Noel zamanını anlatan film tadında, sıcacık bir Debbie kitabı okudum yine. Katherine O’Connor, iş ararken bir taraftan da başkaları için yeni yıl mektupları yazmaktadır. Doktor Jeffries, yazdığı ‘Özgür Çocuk’ adlı kitabında çocukların kendi sınırlarını ve özgürlüklerini belirlemesi gerektiğini savunmaktadır. Noel babanın, kızağının altına gömülmesini önerirken yeni yıl geleneklerinin saçmalık olarak görmektedir. Katherine, ülkedeki bütün çocukların noelden yoksun kalacaklarını düşündüğü için kitabında savunduğu fikirden dolayı doktor Jeffries’i pek sevmemektedir. Bir gün sık sık gittikleri cafede Katherine  ve Jeffries’in yolları kesişir.

Yılın bu zamanlarında okunduğunda daha da keyif verecek bu kitabı siz de seveceksiniz eğer yazarın kitaplarını beğeniyorsanız.

Read More »

Hırsız - Tarryn Fisher

Bu güzel serinin son kitabı da bitti. Tarryn Fisher’in kitaplarını hiç düşünmeden alıp okurum artık. Kitap daha ilk sayfalardan alıyor ve sonuna kadar sürüklüyor. Sıkıldığım bir bölümü olmadı. Hiç bitmesin istedim.

Şimdi ne yazsam, nasıl yorum yapsam bilmiyorum. Bu seride, her kitapta farklı karakterlerin gözünden bakıyoruz olaylara. Serinin son kitabını da kadınlar tarafında paylaşılamayan Caleb’in ağzından yazmış yazar. ‘Damarlarımda kandan çok o vardı’ diyor Caleb. Ne kadar anlamlı bir söz. Bu yorumumda bir karaktere kızıyorum ve onunla tartışıyorum. Damarlarında kandan çok o varken,  nasıl başkalarıyla birlikte olabiliyorsun. Olivia’a olan aşkının saplantılı olduğunu söylerken nasıl farklı davranabiliyorsun. Evet, yanlış anlaşıldın bazen ama yanlış anlaşılmak için de aptal gibi davrandın. Doğruları anlatmak için neden Olivia’nın peşinden gitmedin. Her reddedilişinde kaçmasına da kızdım. Kızdım diyorum da böyle olmasaydı o zaman neyi merak ederdik, nasıl heyecanlanırdık değil mi? Üç karakteri de ayrı ayrı okuduktan sonra hala Olivia ile ilgili düşüncelerim değişmedi.

Bitmesini istemeyeceğiniz bu seriyi kesinlikle tavsiye ediyorum.

Read More »

Beni Bulun - Michelle Knight

Kitabı merak etmeme rağmen etkileneceğimi bildiğim için okumaktan vazgeçmiştim. O kadar haklıymışım ki. Michelle’in ve arkadaşlarının yaşadıkları beni çok etkiledi, bir süre etkisinden kurtulamam artık. Kitapta, 3 kadının bir evdeki 11 yıllık esaretinin anlatıldığını herkes biliyor zaten. Kitabın içindeki ayrıntılar ise o kadar kötü ki ne desem az kalır üç kadının yaşadıklarını anlatmak için. Kitabı okurken hissettiklerimi yazıya dökmek de çok zor. İçim daraldı, ruhum paramparça oldu. Nasıl bir varlık -insan demiyorum-  başka insanlara bu işkenceleri yapabilir ve onların hayatlarından yıllarını çalabilir.

 

Michelle’in ve arkadaşlarının yaşadıkları, gökyüzündeki yıldızları seyretmenin güzelliğini, nefes almanın, özgürlüğün, yaşadığımız her günün değerini hatırlatıyor. Bundan sonra pencereden odaya sızan güneş ışığına, yıldızlarla dolu gökyüzüne daha farklı bakacağım.

 

 

Read More »