Güzellik salonunda çalışan Paige,
işinden memnun değildir. Uzun saatler çalışmasına rağmen karşılığını alamadığı için
maddi açıdan zor günler yaşamaktadır. Bir gün Wes ile tanışır ve onu kurtuluş
olarak gördüğü için evlilik teklifini kabul eder. Evliliği boyunca Paige, kocası
tarafından şiddete maruz kalır. Gördüğü şiddete daha fazla dayanamayan Paige,
kurtuluşu kaçmakta bulur. Karanlıkta yönünü şaşıran genç kadın Virgin River’a
ulaşır. Yağmurlu bir sonbahar gecesinde kucağında çocuğuyla Paige, kafenin
kapısından içeri girer ve asıl hikâye bu andan itibaren başlar.
Serinin ilk kitabı Aşk Yeniden’de
Mel ile Jack’in hikayesini çok sevmiştim. Bu kitap da Paige ile John’un hikâyesiyle
devam ediyor. Ancak diğer kitaptaki karakterler de kaldıkları yerden aynı
yoğunlukta devam ediyor. Böyle olmasını seviyorum. Yazar öyle güzel anlatmış ki
kitap bitinceye kadar o dağ kasabasında yaşadım ben de. Robyn Carr, arkadaşlığın,
paylaşmanın güzelliğini vurgularken ülkemizde gündemden hiç düşmeyen, kadına
yapılan şiddete dokundurmuş kalemini. Eğer siz de bu şirin kasabadaki
arkadaşlığın, dayanışmanın tadını çıkarmak istiyorsanız Virgin River’a bir
uğrayın derim :)
20 kitaplık Virgin River serisinin ilk kitabı Aşk Yeniden yorumuna buradan bakabilirsiniz.