Kalbim Sende Kaldı – Judith McNaught

Unknown | 7/21/2015 | Hiç yorum yok:

Philip Whitworth’un şirketi zor günler geçirmektedir. Çünkü tüm ihalelerde verdikleri tekliften biraz daha düşük teklif veren Global Endüstri bütün işleri kapmaktadır. Global Endüstri’nin genel müdürü Nick Sinclair, Philip’in üvey oğludur. Şirketin içinde bir casus olduğunu düşünen Philip de Nick’in şirketine casus sokmaya karar verir. Bu casus, uzaktan akrabası ve acil işe ihtiyacı olan Lauren dır. Bundan sonrası bu film tadındaki kitabın içinde. Güzel bir aşk hikâyesi okumak istiyorsanız işte size harika bir kitap.
Read More »

Bilge Adamın Korkusu - Patrick Rothfuss (Kral Katili Güncesi 2. Gün)

Unknown | 7/05/2015 | Hiç yorum yok:

Bu aralar bloğumdan çok uzaklaştım. Kitap okumaya istediğim kadar zaman ayıramadım. Bu yüzden de zaten kalın olan kitabı çok daha uzun sürede bitirdim. Bu kitabı okumayı başladıktan sonra serinin ilk kitabının kalınlığı bir şey değilmiş diye düşündüm. Tam 1139 sayfa ve okurken çok zorlandım gerçekten ama hikayenin içine girince ne kitabın kalınlığı ne de küçük puntoları etkiliyor insanı. Kvothe’in peşinde sürüklenmeye başlıyor, bir anda arkadaşı oluyorsunuz. Bazen üniversitenin arşivinde kitap arıyorsunuz bazen de Eloin'de müzik dinliyorsunuz. Her dönem harç ücretini ödeyebilecek mi diye cebindeki talentleri düşünüyorsunuz.
Kitap mükemmeldi, sözlerle anlatmak zor, okumak ve kitabı yaşamak lazım anlamak için. Çok zekice yazılmış, yazarın anlatıma hayran kaldım. Öyle güzel cümleler vardı ki dönüp tekrar okudum. Bu arada çevirmenin hakkını da vermek lazım, çeviri de çok güzeldi. Ayrıca yazım hataları da yok denecek kadar azdı. Bu seriyi kesinlikle tavsiye ediyorum.
Read More »

Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar “Biz Mektup Yazardık” Sergisi’nde!

Unknown | 5/09/2015 | 5 yorum:

İş Sanat Kibele Galerisi’ndeki “Biz Mektup Yazardık” Sergisi geçmişi günümüze taşıyor.

Bursa’nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım burda  yatıyor

İşte mürekkep bu dizelerdeki gibi damlar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kaleminden… Sanatçı, 64 yıllık hayatına sığdırdığı sanat tutkusunu, aşklarını, sevinçlerini, hüzünlerini, dostluklarını çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Anadolu’nun naifliğiyle yakın dostu Nâzım Hikmet’e yazdığı bu dizelerdeki gibi aktarır kâğıda ve tuvallere… Onun şiirlerindeki ve tablolarındaki narlar, dutlar, ayvalar kimi zaman sevdiği kadına duyduğu özlemi kimi zamansa amansız bir kara sevdayı anlatır. Babasından Batı Edebiyatı’nı, annesinden Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı öğrenen sanatçı Anadolu’nun toprak damlı evlerinden, İstanbul’un martılarından, köpüren denizinden, Âşık Veysel’in sazından dem vurur…

Bedri Rahmi Eyüboğlu iç dünyasını tuvallere ve şiirlere aktarırken sanat, edebiyat, siyaset ve iş dünyasının önemli isimleriyle gerçekleştirdiği, yaşadığı döneme ışık tutacak mektuplaşmaları da tarih yolculuğundaki yerlerini alıyor.  Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayıp Paris’te süren eğitim hayatından, resim tutkusunun peşinden gittiği Anadolu’daki yurt gezilerine kadar sanatçının yaşamından birçok kesiti yansıtan mektuplar, “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile İş Sanat Kibele Galerisi’nde ilk kez gün yüzüne çıkıyor. 

Sergi, hem sanatçının kaleme aldığı hem de kendisine gelen yüzlerce mektubun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından uzun soluklu ve titiz bir çalışma ile kitaplaştırılmasına paralel olarak hayata geçiriliyor. Sanatçının gelini Hughette Eyüboğlu’nun hazırladığı, editörlüğünü Rûken Kızıler’in üstlendiği kitabın ve serginin tasarımı Emre Senan tarafından gerçekleştirildi.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Avrupa’da öğrenci olduğu günlerden Akademi’de öğretmen olduğu günlere pek çok anıyı barındıran mektuplar, orijinal olarak sahiplerinin kendi ifadeleriyle ve kendi imzalarıyla ziyaretçilere ulaşıyor. Sadece ressam ve şair olarak değil mozaik, seramik, vitray ve yazma sanatçısı, heykeltıraş, öğretmen ve yazar kimlikleriyle de sanatımıza kalıcı eserler bırakan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun pek çok isimle sürdürdüğü yazışmaları aynı zamanda sanatçılar arasındaki kuvvetli bağı da gözler önüne seriyor. Her biri tarihi belge niteliğindeki mektuplar; sanatçıların o dönemde yaşadığı ekonomik sıkıntılara dair fikir verirken, yaşanan zorlu koşullara rağmen gerçekleştirdikleri idealleri ile tarihe not düşürebilmeyi başarmış bu insanların umutlarını yitirmediklerini de en iyi şekilde ortaya koyuyor.

Sanatçının Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Fikret Muallâ, Âşık Veysel, Adalet Cimcoz, Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek, İbrahim Çallı, Andre Lhoté, Fahrünisa Zeid, Abidin Dino, Reşat Nuri Güntekin, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Arif Kaptan ile mektuplaşmalarının her biri ziyaretçilerde ayrı bir tat bırakmayı vaat ediyor. İş dünyasının önde gelen isimleri Vehbi Koç ve Nejat Eczacıbaşı’nın mektupları da Eyüboğlu arşivinin önemli parçaları arasında yer alıyor.  

Serginin bölümlerinden biri de Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaşamını şekillendiren iki kadın, eşi ressam Eren Eyüboğlu ve büyük aşk yaşadığı, “Karadutum” dediği Mari Gerekmezyan ile mektuplaşmalarından oluşuyor. Eren Eyüboğlu, büyük aşk yaşadığı Karadut’u sonsuzluğa uğurladıktan sonra eşinin elini bırakmayarak o zor günleri atlatmasına ve resme odaklanmasına yardımcı olacak kadar güçlü iken, diğer taraftan Mari Gerekmezyan ise ölümünün ardından bile gözlerini yaşartacak kadar sevdalı olduğu bir isim. 

64 yıllık yaşamına çok şey sığdıran Bedri Rahmi… 

İş Sanat Kibele Galerisi’nde çağdaşlarıyla yazışmalarının ilk kez gün yüzüne çıktığı “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile anılan sanatçının hayat hikâyesi Trabzon’da başlar. Takvimler 1911 yılını gösterdiğinde Görele Kaymakamı Mehmet Rahmi Bey ve Lütfiye Hanım’ın ikinci çocuğu olarak hayata merhaba der. Asıl adı olan Ali Bedrettin, zaman içinde önce Bedir’e sonra Bedri’ye dönüşür.  Babasının görevi dolayısıyla yerleştikleri Trabzon’daki lise resim öğretmeni ünlü ressam Zeki Kocamemi tarafından keşfedilir. Sanatçı yine bu dönemde edebiyata da merak salar ve ilk şiirlerini yazmaya başlar.

1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı gibi Türk resminin mihenk taşlarının öğrencisi olma şansına erişir. Edebiyata olan ilgisinin üzerine düşer ve Ahmet Haşim’den estetik ve mitoloji dersleri alır. 1930’larda hayat onu bu kez Fransa’ya götürür. Dijon ve Lyon’da bir yandan çalışarak Fransızcasını geliştirmeye çalışırken, bir yandan da Gauguin, El Greco, Cezanne gibi beğendiği ressamların eserlerini kopya eder. Sanatçı, ileride hayatını birleştireceği Ernestine Letoni (Eren Eyüboğlu) ile de Fransa’da tanışır. 1940’lı yıllara gelindiğinde kalbine “kara saplı bir bıçak” gibi saplanan Mari Gerekmezyan girer. Asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapar, sanatçı bu büste duyduğu minneti Mari’nin çeşit çeşit portrelerini yaparak ve ona şiirler yazarak yanıtlar. Artık bütün İstanbul ve elbette Eren Eyüboğlu bu tutkulu aşktan haberdardır. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1975 yılındaki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı aşkla, resimle, edebiyatla, dostlarıyla, dönemin önde gelen kültür ve düşünce insanlarıyla bir arada geçirir. 

Meraklıları için 5 Mayıs - 20 Haziran arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde ziyaret edilebilecek “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi, sanat ve kültür tarihimizde eşine az rastlanır bir iz bırakmayı vaat ediyor. Sergide orijinal el yazılı mektuplar ve sanatçının çizimleriyle süslediği desenli zarfların yanı sıra mektuplaşılan isimlerin Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından yapılmış portreleri de yer alıyor. Serginin ziyaretçilerini güzel bir sürpriz de bekliyor. İsteyen katılımcılara, sanatçının desenleriyle hazırlanmış mektup ve zarflarla sevdiklerine yazma imkânı sunuluyor. Şimdi özlemle andığımız eski günlerdeki gibi mektup yazma zamanı!

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Read More »

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!

Unknown | 4/27/2015 | 1 yorum:


Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...

Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.

Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.

Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.

Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Read More »

Profiterol Tarifimi İsteyen Arkadaşlara :)

Unknown | 4/22/2015 | 5 yorum:
Bana Dair adlı mimde profiterolden bahsetmiştim. Söz verdiğim üzere profiterol tarifini isteyen arkadaşlar için paylaşıyorum. Tarife, pamuk şekeri bloğumdan bakabilirsiniz :)
 
Read More »

Dünyanın Gölgesi-Beth Revis, (Evrenin Ötesi Üçlemesi # 3)

Unknown | 4/18/2015 | 2 yorum:

Evrenin Ötesi üçlemesinin son kitabı da bitti. İlk iki kitapla kıyasladığımda bu kitapta çok daha fazla heyecan vardı. Çırak ve Amy’nin bilmedikleri bir dünyaya yaptıkları yolculuk, nefes kesiciydi. Yazar, serinin son kitabını katlanarak artan bir tempoyla yazmış. Şimdiye kadar okuduğum kitaplardan farklı bir kurguyla karşılaştım. Başka bir gezegene giden dondurulmuş insanların hikâyesi. Uzaydaki bir gemide geçen uzun yıllar. Bu gemide sıkışıp kalmış, yıldızları, güneşi, dünyayı hiç bilmeyen insanlar.

Kısacası, heyecanla okuduğum bu güzel kitabı da bitirmiş bulunuyorum ve kararsız kalıp okumayı düşünenlere Evrenin Ötesi serisini tavsiye ediyorum.

Read More »

Bana Dair/Nam-ı Diğer Mimi - (Mim # 26)

Unknown | 4/13/2015 | 14 yorum:
 
Kristal Kitap bu sefer kitap dışında farklı bir etkinlikte mimlemiş beni. Teşekkür edip hemen sorulara geçiyorum.
 
1-Bilgisayarın masa üstündeki görüntüsü ne?
Yağmur sonrası taş binalarıyla ıslak bir sokak.
2-Bir kafeye girdiğinde, genellikle ne sipariş verirsin?
Kendi yaptığıma benzemese de genellikle profiterol siparişi veririm.
3-Google'da aradığın en son şey ne?
Az evvel bir hobi sitesinden yün siparişi verdim.
4-Mesajlaştığın veya konuştuğun en son insan kim?
En son annemle konuştum.
5-Tiyatroya en son ne zaman gittin?
Hatırlamıyorum çok uzun zaman oldu.
6-Sinemaya en son ne zaman gittin?
Tiyatro kadar uzun zaman olmadı ama maalesef sinemaya da ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum.
7-Hangi diziyi herkes izlemeli?
Birkaç tane izliyorum ama herkes izlemeli diyebileceğim bir dizi yok.
8-En son ne tür bir müzik dinledin?
Bu aralar müzikle pek aram yok.
9-Seni en çok ne çıldırtır?
Beni çıldırtan o kadar çok şey var ki aslında. İnsanların ikiyüzlü, çıkarcı ve yalancı olmalarından nefret ediyorum.
10-Ne zaman uyanırsın?
8 gibi…
11-İnternetteki ilk adın neydi?
Pamuk şekeri
12-Favori emojin nedir?
Gülen yüz kullanıyorum daha çok.
13-Kedi mi köpek mi?
İkisi de çok şeker hayvanlar. Ayırt edemiyorum.
14-Kuzey mi güney mi?
Kuzeydeyiz madem kuzey olsun J
15-İstanbul ile ilgili en sevmediğin şey?
Trafiğini sevmiyorum.
16-İstanbul'da en çok sevdiğin 3 semt?
Ortaköy diyorum sadece.
17-Kafanda genel olarak ne olur?
Ruh halime göre kafamdakiler de değişiyor.
18-Komedi mi dram mı?
Hayatın içinde yeterince dram var zaten, komedi olsun.
19-Çay mı kahve mi?
İkisi de desem güzel olur ama hadi kahve seçeyim şimdi J
20-Bu soruları cevaplamadan önce ne yapıyordun?
Kargo takibi yapıyordum.
21-Son olarak bir sırrını paylaş..
Sırrımı nasıl paylaşırım ki J Sırlarımı kardeşim dışında kimseyle paylaşmam.

 
Ben de Kozmokitap ve Küçük Dünya'yı mimliyorum.

Read More »

Rüzgarın Adı - Patrick Rothfuss (Kral Katili Güncesi 1. Gün)

Unknown | 4/08/2015 | 6 yorum:
 
Bu kitaplara sahip olmayı çok istedim. Beklentimi karşıladı mı? Evet, hem de fazlasıyla. Okurken hiçbir kelimesini kaçırmak istemedim. Nasıl bir dünya yaratmış yazar. Kurguya hayran kaldım. Ne kitabın kalın olması ne de küçük puntoları olumsuz etkilemedi beni. Yalnızca, bitirmem biraz zaman aldı ama bunda benim de katkım var aslında. Böyle olması iyi de oldu çünkü kitabın bitmesini istemedim hiç. Beğenimi ifade etmek için ne söylesem az kalır. İçerik mükemmel. Yazar harikalar yaratmış. Öyle güzel betimlemeler var ki o havayı soluyorsunuz resmen.
 
Kitabın karakteri, Yoltaşı Hanı’nın sahibi kızıl saçlı Kvothe. İlk 125 sayfada daha çok handa gelişen olaylar söz konusu ta ki tarihçi gelene kadar. Tarihçi, Kvothe’in anlattıklarını yazmaya başlıyor. Kvothe, bu güncede çocukluğunu, üniversitedeki yıllarını, yaşadığı zorlukları anlatıyor. Kvothe’in hikâyesini okurken bazen üzüldüm bazen de gülümsedim. Üniversiteye gitmeden önce üç yıl içinde yaşadıkları çok etkileyiciydi. Domuz çobanı ile aralarındaki diyalog ise çok hoştu. Yazar, bu kitapta birçok duyguyu birlikte yaşatıyor okura. Rüzgârın Adı, mükemmel bir kitap ve kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bu kitaptan sonra biraz ara verip 1139 sayfalık serinin ikinci kitabı için ellerimi dinlendirmeliyim :)
 
 
Read More »
BLOG DESIGN BY KRİSTALKİTAP